14 Aralık 2013 Cumartesi

Dış Görünüşe Göre Yaşamak, Yaşatmak...

kendini dış görünüşüyle tamamen ifade eden ve bu özgüveni taşıyan insanlar bizi rahatsız eder.

bir travestinin, absürd giyimi, ses tonu, ojesi, takısının haricinde korkmadan sokakta yürümesi, görenleri rahatsız eder, onun hakkında kötü düşünürler, bir çoğu ne işi var bunun der, utanmıyor mu derler, aaa şu hale bak derler.

saçı sakalı salmış, kefen gibi beyaz bir elbiseyle gezen, başında beyaz takkeli, elinde tespihiyle sokakta gezen dindar insan da bizi rahatsız eder, onunla yanyana yürümeyiz mesela, öncelik filan veririz, sağa sola yöneliriz. bu dindarın yahudi tiplisi ya da hristiyanı da fark etmez, tamamından kesinlikle rahatsız oluruz.

aşırı transparan giyinmiş bir kadından da, aşırı transparan giyinmiş bir erkekten de rahatsız oluruz.

polat alemdar kılıklı, elinde tespihli, milliyetçi bıyığıyla gezinen adamdan da rahatsız oluruz.

tabi onlardan birisi değilsek. bir eşcinsel isek, önümüzden bir travestinin geçmesi bize sadece güç verir. gizli gizli salavat çekerken önümüzden takkeli bir adam geçse içimiz ısınır.

bi de şu var, salavat getirirken, önümüzden bir trans birey geçse ne olur?
işte takıldığımız nokta burada.
doğrular konusunda o kadar sabit fikirli, kendi duvarları arasında kalmış insanlarız ki; basit manada cehalet sarmış dört bir yanımızı.

şu bir gerçek ki dünyadaki hiçbir renk, hiçbir dil, hiçbir ırk, hiçbir yönelim, hiçbir ifade, hiçbir resim, hiçbir sanat: diğerlerini yanlış yapacak doğrulukta değildir; böyle bir doğruluk mümkün de değildir. bu nedenle sahip olduğun şeyler doğrultusunda, bunlara sahip olmayanların senden bu doğrultuda ne eksiği vardır ne de fazlası.

kendini dış görünüşüyle tamamen ifade eden ve bu özgüveni taşıyan insanlar bizi neden rahatsız ediyor söyleyeyim mi?
çünkü onlar bizim gibi değiller ve bundan utanmıyorlar. yani bizim gibi olmamak diye bir şey de var ve biz bunu kabullenemiyoruz.
hayır diyoruz, bizim gibi olmak zorundalar! olamıyorlarsa bundan utanmalılar, hatta onları öldürmediğimiz için bize şükretmeliler.

ama sike sike, evet yanlış duymadınız sike sike kabulleniceğiz bunu. çünkü hiçbir insan, başka bir insanın hayatını nasıl, ne şekilde, ne sıfatta, ne görüntüde yaşayacağına karar verme hakkına sahip değil. olamaz. olamayacak.


(bu yazı 21 ağustos 2013'te yazılmış.)

0 yorum:

Yorum Gönder