14 Aralık 2013 Cumartesi

Başbakan'ın Babamız Olması...

en ufak bir eyleme, protestoya, greve anında bir müdahale geliyor artık. esasen cümlemi düzelteyim, hükümete karşı yapılan en ufak bir eyleme, protestoya... hükümetin sesiyle yapılan eylemler zaten manşetleri ve ana haber bültenlerini süslüyor; demokrasi örneği olarak. en basiti 2 gün önceye git; çarşı'nın hükümeti eleştiren sloganları sonucu 'siyasi söylem yasaktır' diye yayının sesinin kısılmasını ve emre belözoğlu'nun rabia işareti yapmasını 'siyasi söylem' olarak kabul etmeyip, tekrar tekrar yayınlamasını bir düşün. -ortalama bir gerizekalı, buradan çok rahatlıkla 'ne yani mısır'dakilere destek verilmesi yanlış mı sence?' anlamını çıkarır ve sorar, ben ona demek istediğimi anlatana kadar konu karl marx'a bile gelir, o nedenle bu açıklamayı yersiz bulup, yer vermiyor, devam ediyorum.-

size bunlarla gelmeyeceğim, sadece yakını olduğum akpli insanların fikirleriyle çok oynadım, onları çok denedim ve ulaştığım sonucu paylaşmak istiyorum ve bunu anlatmadan önce yukarıdaki önbilginin işimi kolaylaştıracağını düşündüm.
ortada şöyle bir gerçek var, akp çok yanlış yapıyor, yaptı; başbakan çok yanlış yaptı, yapıyor... bunu biz zaten biliyorduk ama akp'liler de artık bir çok yerden yakaladı bunu, farkındalar. ama...

mesela gezi konusunu açın ve tartışın, size önce onlar da taş atmasaydı ile gelirler, sonra camide içki derler, sonra türbanlıya saldırmışlar derler ve tükenir pilleri... ama siz dalgalanırsınız, çünkü konu gezi'ye geldi mi susma imkanı yoktur. zulüm, zulüm, zulüm, zulüm, anlattıkça bitiremezsin bu vicdansızlığı... sonra onlarda der ki, evet orası biraz şey olmuş; evet orada biraz fazla olmuş; evet orada bazı yanlışlar var... derler bunu. ama...

demek istediğim şeye geleyim, bunu derler, hak verirler, fakat kaldıkları nokta aynı olur. çünkü şöyle bir sahiplenme içindeler, babanız size vurabilir di mi? sebepli ya da sebepsiz, bir baba evladına rahatlıkla tokadı yapıştırabilir. bulunduğumuz toplumda rahatlıka %95 bunu anlayabilir ve kabullenebilir diyebilir miyiz? bence deriz. babam bana istediği gibi tokat atabilir ve benim bunu sineye çekmem gerekir. anladınız değil mi az çok, demek istediğim noktayı.

kabullenişleri, yukarıda örneğini verdiğim baba-evlat metaforuyla aynı. isyanın hiçbir türlüsünü kabul etmiyorlar; çünkü, 'olsun babadır o, ne yaparsa yapsın babadır, karşı gelinmez.' kabullenişi içindeler.

çünkü bizim toplumda 'baba' figürü sevginin, ailenin, mutluluğun ifadesi olamamıştır hiçbir zaman. 'baba' basit manada parayı getirendir. baba'nın görevi budur. baba parayı getirir, yani sizi doyurur, yani sizi giydirir, yani size yatacak yer verir. özgürlük, mutluluk, sevgi, gelecek, aile, dostluk, arkadaşlık... başlatma dostluğuna lan işi başından aşkın zaten, bi de senle mi uğraşsın, bi de gidip senin isyanını eylemini mi çeksin, otur oturduğun yere kırtdırtma bacaklarını ha, hak ettin sen de, ne isyanıymış bu, babaya isyan olmaz oğlum, babadır o, ayıp olur mu, yanlış da yapsa babadır...

VAY BABAYIN KEMİĞİNE... diye bir küfür vardı di mi ya?


(bu yazı 20 ağustos 2013'te yazılmış...)

0 yorum:

Yorum Gönder